Kategoriler

29 Ekim 2014 Çarşamba

La tête en Friche / My Afternoons with Margueritte ( Garip Dostluk )





Yönetmen: Jean Becker
Tür: Dram - Komedi
Oyuncular: Gérard Depardieu, Gisèle Casadesus


Bu filmi izledikten sonra yazmadan geçemedim, bana başta kötü gibi görünmüştü ama gerçekten sıcacık ve izlenmeye değer bir filmmiş.
Genelde fransız filmleri hep sonu olmadan biter ya bunun bir sonu var. Söz veriyorum.

Filmde geçen diyaloglar sizi sıcacık bir yolculuğa çıkaracak

Konusu: Germain orta yaşlarda bir adamdır okuldan ve annesinden destek görememiş ve kendi sözleriyle söylüyorum, bir şey bilmez, bulanık hayatında yuvarlanıp gitmektedir. Taaa kiii bir gün parkta yaşlı ve sevimli Margueritte'la tanışana kadar. Margueritte onu kendi dünyasına sürükleyip onu kitaplarla, kelimelerle, deyimlerle ve bir çoğuyla tanıştırana kadar kendisi de yaşadığı bu tekdüze hayattan habersizdir. Germain farkına varmadan bu yaşlı kadına hayran kalıp, kitaplardan, karışık cümlelerden korkmaya bir son verecektir. Parktaki güvercinler onların ailesi olacaktır.

Ben de bilgiye olan bu korkunun yok oluşunu, zevkten dört köşe bir biçimde izledim. Tabi bunun yanında sıcacık ve derin dostluğu da yakaladım.


"Aşk ile şefkat arasında, eşine az rastlanır bir cevher. Gidecek bir yeri yoktu. Ona bir çiçeğin adı verilmişti ve kelimelerin arasında yaşıyordu. İnsana saç baş yolduran sıfatlar, bazısı insanın aklına zorla giren, ot gibi büyüyen fiiller vardır. O ise nazikçe zihnimden yüreğime girdi. Aşk hikayelerinde yalnızca aşk yoktur. Bazılarında tek bir "Seni seviyorum" bile bulunmaz. Yine de birbirimizi seviyoruz."




Spoiler: Filmin son kısımlarında gerçekten göz yaşlarımı tutamadım özellikle Gemain'in annesiyle olan ilişkisinin bir sonuca bağlanıp aralarındaki buzlar erimeden beklenmedik bir şekilde ölmesi benim için son noktayı koydu ve göz yaşlarım o andan itibaren bazen mutluluk yaşlarına dönse de akmayı durduramadı. Baba olacağını öğrenişi de filmin geneline bakılıcak olursa çok tatlı bir dokunuştu. Bazı kısımlarda özellikle başlarda biraz sıkılmış olsam da film beni yavaş yavaş ele geçirdi. Filme umut dolu tatlı mı tatlı bir son yazmışlar, buna da çok sevindim çünkü kötü bitseydi "Hayııııııııır!! Holamaaaaaz!!" diye bağırıp çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür de dilemeyecektim.





"Eşine az rastlanır bir cevher. Ona şans eseri bir parkta rastlamıştım. Fazla yer tutmuyordu, tüylü bir güvercin kadardı. Kelimelerin, isimlerin arasında kaybolmuştu. Bana, sayfaları gözlerimin önünde canlanan kitaplar verdi. Şimdi bekle, daha vakti gelmedi, bekle. Daha vakti gelmedi küçük çiçeğim. Bana kendinden bir şeyler daha kat. Bana yaşamından bir şeyler daha kat. Bekle. Aşk hikayelerinde yalnızca aşk yoktur. Bazılarında tek bir "Seni seviyorum" bile bulunmaz. Yine de birbirimizi seviyoruz."






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarla yaşıyoruz